Basım Yılı : 2018/Eylül
Sayfa sayısı: 275
Türk Felsefesinin imkânının ve ufkunun araştırıldığı
bu eser, yeni bir medeniyet hamlesi yapabilmek için yeni bir bilinç ve dikkate
ihtiyacımız olduğunu ortaya koymaktadır. Hiçbir medeniyet felsefi düşünceden
mahrum olarak kendisini var etmiş değildir. Günümüz dünyasında ihtiyaç duyulan
medeniyet tasavvuru veya felsefileşmiş bir medeniyet seviyesi de felsefenin
yardımı ile geliştirilebilecek olan eleştirel bir öz bilinçle oluşturulabilir. Zira
felsefe, içinden çıktığı kültürün en yüksek bilinci hükmündedir. Bir Türk
felsefe hayatına veya bir Türk felsefesine sahip olmak, kültürel sürekliliğin
ve yaratıcılığın teminatıdır. Türk felsefesi ve Türk medeniyeti birbirlerine
yaslanan ve birbirlerinden olabildiğince beslenen iki alandır.
Bu eserde ülkemizin önde gelen ve Türk
düşüncesi ile yakından ilgilenen felsefeci akademisyenleri, felsefe ile kendi
gerçekliğimizi nasıl anlayıp yorumlayabileceğimizi büyük bir hassasiyetle
ortaya koymakta, felsefileşmiş bir medeniyet tasavvurunun imkân ve şartlarını
araştırmaktadırlar. Ortak noktaları Türk düşüncesinin sorunları ve
oluşturulması olan düşünürlerimiz, kendi özel ilgi alanlarından hareketle çok
sesli, çok boyutlu, yeni ve özgün cevaplar üreterek, felsefe kültürüne nasıl
katılacağımız hususunda örnekler sergilemişlerdir. Medeniyet kurucu insanlık
başarılarının; etik, estetik ve metafizik değerlerin bir bütün halinde
düşünülmesi ihtiyacını tespit etmişlerdir. Böylece bir yandan felsefi etkinliğin
bir dil ve kültür ortamından hareketle gerçekleştirileceğini göstermişler, bir
yandan da evrensele yönelmenin ve onunla bütünleşmenin örneklerini ortaya
koymuşlardır.
Türkiye’de felsefe okuyan, felsefe kültürü edinmek isteyen, felsefenin bilimle, sanatla, maneviyatla ilişkileri üzerine düşünen herkes için bir başvuru kaynağı olabilecek olan elinizdeki bu eser, hem günümüzü anlamak hem de geleceği tahayyül etmek için bir hareket noktası olarak okunabilir. Felsefenin kendi tarihimizden, dilimizden, kültürümüzden ve gerçekliğimizden kopuk, yabancı bir entelektüel uğraş olmadığını, aksine milli varoluşumuz için gerekli bir bilinç düzeyi olduğunu gösteren bu çalışma ayrıca felsefenin ne olduğu, felsefi soruların ve sorgulamaların nasıl cevaplandırıldığı ve temellendirildiği hususunda da okuyucusuna bir felsefi yöntem örneği de sunmaktadır.
GİRİŞ’ten
Türk Felsefesinin imkânının araştırıldığı bu eser, aslında memleket gerçeğini felsefece ele almaya çalışmak, onu halis tefekkürün gündemine getirebilmek, halis tefekkürle bu gerçekliği ele almaya gayret etmek çabasının bir ürünüdür. Bir anlamda saf talep ile toplumun ve insanın reşit kılınmasına doğru, kemale doğru bir seyir yaratmaya, yani bir iyilik ortamı, bir ihlas ortamı, bir irfan ortamı yaratmaya ve buna mecbur olduğumuzu idrak etmeye davettir. Bu idrakte felsefenin önemli bir rolü olduğu inancıyla ve umuduyla hareket edilmiştir. Bu umut üzerinden de felsefenin anlaşılması, felsefenin ihya edilmesi, ayağa kaldırılması, saygı duyulan bir etkinlik olarak temellendirilmesine, bu temellendirme üzerinden de kendi gerçekliğimizin şuuruna varılmasına duyulan ihtiyaca dikkat çekilmektedir. Bu ihtiyacın nasıl giderileceği ve bu ihtiyacı giderirken de bunu gelenekli başarılar alanına nasıl dönüştüreceğimizi tam olarak bilememekten kaynaklanan bunalıma bir çözüm önerisi olarak düşünülen bu projede felsefeyi talep ederken neyi talep etmiş olduğumuz, felsefi bir ortam yaratmak ihtiyacını hissederken bunun yolunun, yönteminin ne olduğu soruşturulmaktadır.
Felsefileşmiş bir medeniyete doğru yönelmenin, gelenekli bir Türk Felsefesi oluşturulması için çabalamanın ve felsefeyle hemhal olmuş bir toplum idealinin aranması, felsefenin bir ihtiyaç olarak belirmiş olması aziz bir fark ediş olarak görülmelidir.
Yazar | |
Yazar Adı : | Ali Osman GÜNDOĞAN Hakan POYRAZ Kenan GÜRSOY Levent BAYRAKTAR Mevlüt UYANIK Milay KÖKTÜRK Rahmi KARAKUŞ Editör: Levent BAYRAKTAR |